Dün gece bir dost evinde seninleydim bütün gece.
Bilirsin saatlerce konuşulur. Nerdeyse sabah olur,
Güneş yüzünü gösterir de sen hala konuşursun...
Neden bir türlü yola koyamadığımı anlayamadığım hayatıma baktım.
Sonra gün ağardı ben sana senin okuyamayacağını bildiğim bir mektup yazdım.
Oturdum,anılarımı, yıllarımı karşıma aldım, anladım ki asla bir daha
Yaşanmaz, ne senle ne başkasıyla.
O anlar insanın hayatında bir kez yaşayacağı anlardı,
Ne tekrarı vardı ne geri dönüşü anladım..
Ama gene de son bir kez bile olsa seninle konuşmak
istedim, sen beni anlayabilen tek insan, bu dünyayla
oynadığım oyunda tek oyun arkadaşım, en büyük dost,
ruhumun yarısı,huzuru ve aşkı öğreten sen,ihtiyac
duyduğum tek varlıksın ama ellerim boş döneceğim
biliyorum , cesaret edemiyorum ki tuşlara dokunmaya..
Sen hayatını götürüyorsun bensiz, mutlu yada mutsuz,
ben neden hala ardından yağmurlar yağdırıyorum, sen
her şeyi unutabildiysen ben neden hatırlıyorum, sen
oyunu yarım bıraktın ben neden bitirmeye çalışıyorum
Bilmiyorum ki, bu içimdeki bilinmezlik beni şaşkın ediyor..
Bir şeyleri gömmeli maziye, hayata dönmeliyim.
Doğru yada yanlış bir karar almalıyım.
Bir sonraki ne götürecek benden diye beklemek yerine
gelecek sevgiyi değerlendirmeliyim bana hissedilen.
Sürekli benden beklemeyen, çaba gösteren, emek
harcayan, değer bilen kıymet veren birini kabul
etmeliyim hayatıma, hayallerime, umutlarıma.
Yapabilir miyim sence?? Hiç yapamadım ki...
Bilirim elleri senin gibi dokunmaz, gözleri senin gibi
bakmaz, teni senin gibi kokmaz, kolları senin gibi
sarmaz ama ne çare sen yoksun ki. Ten teni özler
demiştim sana gülmüştün, oysa özlediğini ben biliyorum...
Olmayacağız bu dünyada bir daha, anılar saklandı
çıkmazlar gerçekle savaşamazlar..
Sevda gizlendi karanlıklar içinde. Pembe güller soldu
artık, son kökleri sen söktün attın topraktan ellerinle.
Anlamadın sana ne kadar ihtiyacım olduğunu
bu hayat karmaşasında, savaş istedim benle savaşmadın,
savun istedim sevdamızı, o kocaman yüreğin dağları
devirsin istedim, olmadı... Belki ben zor olanı
istedim, belki sen her şeyi kolay istedin..
Çok gözyaşı döktüm, akan her yaşta bizi sildi yeryüzünden bilirim.
Artık çok geç, artık çok geç kaldık can...
Biliyorum, bu canımı acıtsa da biliyorum, yarınlarda biz yokuz..
Ne umutlar söndü arkamızda, ne acılar yaşandı , ne
hüzünler gölgeledi yüreği, ne yaşlar döküldü
gözlerden, ne geceler sabahı gördü, ne yıldızlar
parladı ayrı şehirlerde aynı gökte, biz beraber
bakamadık onlara, tutamadık umutları, söndüremedik
acıların ateşlerini, güneş açtıramadık hüzünlere,
yaşları dindiremedik gözlerde...
Tutmadın elimi can, söz vermiştin, bana verdiğin en
büyük sözdü , hep elimden tutacağına söz verdin, oysa
ilk yaptığın gönül gözünü kapamak oldu bana hiç
kapanmayacağına söz verdiğin...
Gittin deme bana, sen gönderdin,tutamadın beni...
Kal deseydin kalırdım oysa, anlamadın...
Sevdin mi can, sevmişmiydin, yoksa sadece ....
Bu soruyu soramam sana, sormayıda yüreğim kaldırmaz,
küçüğüm demiştim sana, küçüğümsün demiştin...
Oysa sen beni atıyorsun böyle başkalarının ellerine,
hiç düşünmeden, gözünü kırpmadan...
Aslında biliyorum ne sorgulamak ne suçlamak için çok geç artık.
Denedik başaramadık, acılar, hüzünler, ve anılar yadigar bize şimdi.
Bize mi bana mı sadece onu bile bilmiyorum artık.
İnanamadığım, inanmayı bir kez bile düşünmediğim
Her şeye inandırdın beni, tüm yollarımı kestin sana gelen.
Son umudumu da yıktın, son elimi uzatışımı farketmedin,
Bu muydu yanımda oluşun, bu muydu sözün
bana verdiğin, bunu bile tutmak zor geldi.
Gücüm kalmadı hayatla ve seninle boğuşmaya,
sensizlikle baş başa yaşamayı ögreniyorum..
Biliyorum ki artık ayağa dikilme vakti doğan yeni güneşte...
Simdi artık sensizlikte düşünme vakti.
Simdi artık sensizlik de karar vakti.
Simdi artık sensizlik de düzen kurma vakti...